Lilypie Second Birthday tickers

15 Aralık 2010 Çarşamba

Özlüyorum

    Bugün ben işe başlayalı tam iki hafta oldu. İki koca hafta...Senden ayrı,senin kokundan,çığlıklarından,gülüşünden ayrı iki koca hafta.Aksi gibi işler o kadar yoğun ki,gün içerisinde senin özlemin başıma vurduğunda çok sıkılıyorum.

Seni çok özlüyorum.Çok önemli bir rapor üzerinde çalışırken aniden senin kokun geliveriyor burnuma.İşte o an şeytan başlıyor aklımı çelmeye,benimle oyunlar oynamaya.''Ya ağlıyorsa,ya şimdi O'nu üzecek bir davranış yaptıysa bakıcısı,ya hala yemeğini yemediyse..''vs vs...İşte o an kaçıp gitmek istiyorum işyerimden.Eve dönmek,seni kucaklamak istiyorum.

30 Kasım 2010 Salı

Ayrılığa 1 kala...

  Bugün doktor kontrolün vardı.Altı ay iki gün itibariyle kilon 7180 gr.,boyun 65.5 cm.

28 Kasım 2010 Pazar

Altı olduk bile...

Acaba ne zaman bizi tanır,ne zaman gülümser,ne zaman oturur derken koskoca bir altı ay geçiverdi bile.Bazen düşününce zamanın hiç geçmediğini sanıyorum.Bazen ise(bugün gibi) sen kollarıma geleli tam altı ay olmuş,zaman ne çabuk geçmiş diyorum.

Hayatım seninle çok değişti.Her planda artık önce sen varsın.Bugün aslında güzel bir gün ama aynı zamanda hüzünlü olmama da neden olan birgün.Zira 2 gün sonra işe başlıyorum.Ve seni sadece sabah ve akşamları görebilmek fikri beni çıldırtıyor.Seni bir başkasına emanet etme konusuna ise hiç girmeyeyim.Sadece ''çok zor'' bebeğim.

İyi ki geldin.

Ne hayaller kuruyorum seninle ilgili.Sen minik bir kız olduğunda neler yapacağımızla ilgili.Doğayı çok sev istiyorum,tıpkı benim gibi.Merhametli ol istiyorum,sorgula herşeyi istiyorum.Bana ilk anneler gününde ellerinle topladığın çiçekleri getirdiğin günü hayal ediyorum arasıra...

Biliyorum o zamanlarda gelecek.Sağlıkla,hep beraber inşallah.

Sen gözbebeğimsin,cansın.

İyi ki varsın güzel kuşum,hoşgeldin hayatıma....

24 Kasım 2010 Çarşamba

Bakıcı ile ilk gün

  Evdeyim,seninleyim.Sabah bakıcın geldi.Bu kadar zor olacağını tahmin etmezdim.O'nun kucağındasın,seninle konuşuyor.Sense O'na bakıp gülümsüyorsun her zamanki şirinliğinle.Yalnız kalın diye geçtim bilgisayarın başına.Ama kulağım hep içeride,sizde.Oyun oynuyorsunuz şimdi.Ama olmuyor gibi..Bilmiyorum içim çok rahat değil.Sadece 1 haftamız kaldı.Sonra siz başbaşa olacaksınız.Kime bıraksam seni rahat ederdim?Sanırım KİMSEYE.

20 Kasım 2010 Cumartesi

Bayramın ardından...

Bu aralar canım Hiç birşey yapmak istemiyor.İşbaşı yapmama sadece 10 gün kaldı.Canım çok sıkılıyor.Ortada hala bir bakıcı yok.Hiç birşey planladığım gibi gitmedi ne yazık ki.Ben en azından iki ay kala işe dönmeme birisi ile çalışmaya başlarız diye düşünmüştüm.O sürede sen de bakıcına alışır,ben de içim bir nebze de olsun rahat ederek işe başlarım sanmıştım.Ama olmadı,olamadı:(Son 10 gün içerisinde bir mucize olması için dua ediyorum.Stresten sütlerim azaldı,daha tahammülsüz ve mutsuz bir anne oldum.Sen de hissediyorsun sanırım daha çok bana bağımlı oldun.Ben yanında olmayınca ağlıyorsun,genelde hep huzursuzsun.

31 Ekim 2010 Pazar

Likya Yolu

  Seninle henüz 5 aylıkken Likya Yolu'nda yürüyeceğimiz hiç aklıma gelmezdi.4 günlük otel tatilinden sonra kalan iki günümüzü geçirmek üzere Çıralı'ya geldik.Öncesinde Olympos'ta dolandık,baktık kalacak yerler bize uygun değil,Çıralı'da konaklamaya karar verdik.İyi ki de orada kalmışız,hatıralarımda hep harika bir yer olarak kalacak Çıralı...

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı

Bu tatilde beni en çok heyecanlandıran şeylerden bir tanesi de seninle ilk kez Cumhuriyet Bayramı'na katılıyor olmaktı.

 Çıralı'daki ikinci günümüzde kahvaltıdan sonra kaldığımız pansiyonun hemen yakınındaki Çıralı İlköğretim Okulu'na gitmeye karar verdik babanla.Çocukluğumuza dönelim,biraz çocuklaşalım ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı kutlayalım istedim.
 

24 Ekim 2010 Pazar

Kumru Antalya'dan bildiriyor...


  Apartopar bir kararla gecikmiş olan tatilimizi yapma kararımızı aldıktan iki gün sonra sen ve ben Antalya uçağındaydık.

21 Ekim 2010 Perşembe

Gezgin Kuş


Son güzel havaları da yakalamışken ,bugün babanla beraber biraz kültür turu yapmaya karar verdik.İstikamet İstanbul Modern oldu.

20 Ekim 2010 Çarşamba

İlk Dünya Tadımız

   Bugün annesütünün dışında ilk dünya tadına baktık:)

18 Ekim 2010 Pazartesi

İlk Kitaplarımız

   Sana doğduğundan beri masal anlatıyorum.Hatta Pamuk Prenses'i pek seviyorsun ama, Rapunzel için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.''Saçlarını kuleden aşağıya kadar sallandırmış'' dediğimde başlıyorsun ağlamaya.Tamam bebeğim, senin de o kadar uzun saçların olacak,hem ben senin bu kel halini de çok seviyorum:)Masallar bazen aklıma gelmiyor uyduruveriyorum hemen.Anlamaz diyenlere inat sen pek bir merakla dinliyorsun.

Sabah Misafiri

  Bu sabah sen içerideydin.Ben kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa geldim.Balkona çıktım sonra birara.
Sabah misafirlerimiz gelmiş,hem de iki tane..Küçük kumrucuklar:)

Ne güzel balkonumuzdan hiç misafir eksik olmuyor...

15 Ekim 2010 Cuma

''Bahar''

 Çok uzaklarda olup,hiç görmediğiniz,sadece fotoğraflardan tanıdığınız bir çocuk oldu mu hiç hayatınızda ?

 Benim var böyle bir çocuğum...

13 Ekim 2010 Çarşamba

Gece misafiri

 Dışarıda güzel bir yağmur var ve hava ılık.Balkona çıktık bir ara babanla.





   Küçük bir misafirle karşılaştık.Üşünmemiş bizim kata kadar çıkmış:)

Kumruca

  Bebeklerin kendilerine has dilleri var.Kesin...Biz onların dilini öğrenene kadar onlar bizim dilimizi(anadilini) öğreniyorlar.
   Sen mesela bebeğim her durumda farklı bir dille çağırıyorsun beni.Odada yalnız kalmamak en büyük isteğin.Eğer olurda ben odadan çıkarsam kısa ve kesik bir şekilde 'a' diyorsun.Bunu yüksek sesle yapıyorsun,anlamı''anne sıkıldım yanıma gel''.Acıktığında farklı sesin var.Emzirme saatin geçtiyse hele yandım.Homur homur söyleniyorsun bana.''Nerdesin ineğim,öldük açlıktan ''mı diyorsun bilmiyorum ama hem emiyor hem de homur homur söyleniyorsun bana:)

8 Ekim 2010 Cuma

Soğuklar neden erken geldi:(

    Sen kucağımda her saat başı emmeye çalışırken,sütle karışık ter içerken üstelik, inan bana kızım bunaldım demedim sıcaklardan.Biliyordum çünkü kara kışın geleceğini..Çok üşüyeceğimi.

4 Ekim 2010 Pazartesi

Akçakese

Bu yıl tatile çıkamadık..Sen küçüktün,aşı takvimine uymadı zamanlama,babanın işleri çıktı vs.Nitekim uzaklara gidemedik.Ama ben oturdum internetin başına İstanbul'a yakın yerleri araştırmaya başladım...Derken Akçakese'ye rastladım sayfalar arasında dolanırken.

2 Ekim 2010 Cumartesi

Hoşgeldin Bebeğim

Tam 39 hafta 3 günlük hamilelikten sonra çok güzel bir cuma sabahı 28 mayıs 2010 saat 09:12 de aramıza katıldın.Seninle ilk karşılaşmamız inanılmaz güzeldi.Nasıl güzel kokuyordun.Daha önce hiç duymadığım kadar güzeldi kokun.Artık eminim dünyada senin kokundan daha güzel bir kokuyu hiç duymayacağım.

Hamileliğim boyunca canım en çok şeftali çekmişti.Üstelik kış ortasıydı ve bulmak imkansızdı.Sadece senin doğumuna bir ay kala bulabildik turfanda şeftaliyi..Bunca çok şeftali istemişken ben seni ilk gördüğümde düşündüğüm şey şeftali gibi bir ten rengin oluşuydu.Yazın şeftali tonlarındaydı,küçücüktün.İnanamadım ilk seni getirdiklerinde yanıma.O anda senden başka hiçbir şeyi görmedi gözüm...Seni kollarıma aldım,sanki sen daha önce defalarca yapmışsın gibi ,iştahla başladın ilk sütünü içmeye.O ne güzel bir duyguydu.Anlatması zor,hele benim gibi ifade yoksunu biri için..Sen emiyordun ,ben seni kokluyordum,hasretmişim meğer kokuna ama bilmezmişim bunca yıldır.



Babana ilk söylediğim şey ''çok güzel değil mi?'' demek oldu.Ne söylenirdi ki başka,o kadar tatlı,o kadar minik,o kadar benimdin ki...

Kumru Bebek geliyor

Sabah hastanedeyiz,stresli miyim?Evet.Tam olarak neyin stresi bilmiyorum.Korku mu?Heyecan mı ben de koyamadım adını.Sanırım hepsinden biraz var:).

Babannen,dedelerin,teyzen,halan,Selçuk,Ayten Teyze hepsi odada benle birlikteydiler.








Aylarca ismini söylemedik kimseye artık açıklıyoruz KUMRU olacak minik prensesin ismi diyoruz.Herkes çok beğeniyor adını..


Kafamda tam olarak ne vardı bilemiyorum.Ama çok çok heyecanlıyım.Delice merak ediyorum seni.Minik prensesimizle ilk karşılaşmam nasıl olacak diye...


Haydi bakalım doğumhaneye.

Ağlamamam lazım ama tutamıyorumki kendimi...




Dışarıdakiler bekleyedursunlar...










 Babam..Endişeli olduğunda hep böyle olur yüzü..


Annemi düşünüyorum ve dua ediyorum..Güzel olsun herşey diye,seni sağlıkla kucağıma alabileyim diye.Çok kalabalık doğumhane.Doktorumu arıyor gözlerim.O gelmeden başlamamalılar..(Sanki başlarlarmış gibi).Yanıma geliyor,elimi tutuyor,''Herşey güzel olacak ''diyor..''Siz 4 kilo dediniz ama kesinlikle 3650 gramdan fazla değil bu bebek ''diyorum, gülüyor hepsi bana.

Hatırladığım'' Nerden bildin?Bebek , 3640 gram doğdu ''diyor doktorum Meltem Hanım ben uyanırken..''İyi mi peki?'' dediğimi anımsıyorum bir de..

Başlarken..

Aslında tam olarak ne yazmam ve nereden başlamam gerektiğini henüz kestiremiyorum.Ancak zamanla oturacaktır kafamda hepsi yerli yerine,biliyorum.Hele bir başlayalım da hayırlısıyla:)

Senin gelişini haber aldığımız andan  başlamalı sanırım.2009 ekiminde Bosna gezimden dönmüştüm.Harika bir geziydi(üstelik sen içimdeymişsin,haberim yok,şimdi düşününce daha da anlamlı geliyor o gezi).Dönüşte bir baktık babanla minik pembe noktacıklar..Bir minik kalp atıyormuş içimde de haberim(iz) yokmuş:)